zekat ve sadaka ile ilgili ayetler

naskah drama ande ande lumut bahasa jawa. Zekat ile ilgili âyet ve hadis-i şeriflerleri istifadenize sunuyoruzZEKATLA İLGİLİ AYETLER Bakara Sûresi "Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin." el-Bakara, 43 "Vaktiyle biz, İsrailoğullarından Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin» diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz." el-Bakara, 83 "Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür." el-Bakara, 110 "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. Allah'ın rızasını gözeterek yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!" el-Bakara, 177 "İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler." el-Bakara, 277 Nisâ Sûresi "Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen daha bir müddet savaşı farz kılmasan olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.»" en-Nisâ, 77 "Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz." en-Nisâ, 162 Mâide Sûresi "Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. Kefil olarak içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur." el-Mâide, 12 "Sizin dostunuz veliniz ancak Allah'tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler." el-Mâide, 55 Arâf Sûresi "Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük.» Allah buyurdu ki Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım." el-Arâf, 156 Tevbe Sûresi "Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir." et-Tevbe, 5 "Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz." et-Tevbe, 11 "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır" et-Tevbe, 18 "Sadakalar zekâtlar Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, zekât toplayan memurlara, gönülleri İslâm'a ısındırılacak olanlara, hürriyetlerini satın almaya çalışan kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir." et-Tevbe, 60 "Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir." et-Tevbe, 71 "Onların mallarından sadaka zekât al; bununla onları günahlardan temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir onları yatıştırır. Allah işitendir, bilendir." et-Tevbe, 103 Meryem Sûresi "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti.»" el-Meryem, 31 "Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi." el-Meryem, 55 Enbiyâ Sûresi "Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi." el-Enbiyâ, 73 Hac Sûresi "Onlar o müminler ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır." el-Hac, 41 "Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde de böyleydi. Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce gelmiş kitaplarda, gerekse bunda Kur'an'da size müslümanlar» adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!" el-Hac, 78 Mü’minûn Sûresi "Onlar ki, zekâtı verirler;" el-Mü’minûn, 4 Nûr Sûresi "Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar." en-Nûr, 37 "Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber'e itaat edin ki merhamet göresiniz." en-Nûr, 56 Neml Sûresi "Namazı kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir." en-Neml, 3 Rum Sûresi "İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar sevaplarını ve mallarını kat kat arttıranlardır." er-Rum, 39 Lokman Sûresi "O kimseler, namazı kılarlar, zekâtı verirler; onlar ahirete de kesin olarak iman ederler." el-Lokman, 4 Ahzâb Sûresi "Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." el-Ahzâb, 33 Fussulet Sûresi "Onlar zekâtı vermezler; ahireti inkâr edenler de onlardır" el-Fussulet, 7 Mücâdele Sûresi "Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır." el-Mücâdele, 13 Müzzemmil Sûresi "Resûlüm! Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, bazen yarısını, bazen de üçte birini yatmadan ibadetle geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü içinde olup bitenleri iyiden iyiye ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden dünyada iken ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir" el-Müzzemmil, 20 Beyyine Sûresi "Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur." el-Beyyine, 5 ZEKATLA İLGİLİ HADİSLER Zekat İslâmın Beş Şartından Birisidir İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak. " Buhârî, Îmân 1, 2; Tefsîru sûre 2, 30; Müslim, Îmân 19–22 Talha İbni Ubeydullah radıyallahu anh şöyle dedi Uzaktan sesini duyup ne dediğini anlayamadığımız saçı başı dağınık Necidli bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna geldi. Resulullah'a yaklaştı. Bir de baktık ki, İslâm'ın ne olduğunu soruyor. Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem – "Bir gün bir gecede beş vakit namaz kılmaktır" buyurdu. Adam – Kılmam gereken başka namaz var mı? dedi. – "Hayır yok! Nâfile olarak kılarsan o başka" buyurdu. Resûlullah sallahu aleyhi ve sellem sözüne devam ederek – "Bir de ramazan ayı orucunu tutmaktır" buyurdu. Adam yine – Tutmam gereken başka oruç var mı? dedi. Resûl–i Ekrem Efendimiz – "Hayır yok. Nâfile olarak tutarsan o başka!" buyurdu. Râvî Talha radıyallahu anh diyor ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem adama zekât vermeyi söyledi. Adam – Vermem gereken başka sadaka var mı? dedi. – "Hayır yok. Nâfile olarak verirsen o başka" buyurdu. Bu defa Adam – Bu söylediklerinden ne fazla ne eksik yaparım" diyerek Resûlullah'ın huzurundan ayrıldı. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem – "Eğer sözüne sahip çıkarsa, kurtuldu gitti" buyurdu. Buhârî, Îmân 34, Savm 1, Şehâdât 26, Hiyel 3; Müslim, Îmân 8, 9 Önce Şehadet Sonra Namaz Ardından da Zekat İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Muaz'ı Yemen'e vali ve zekât âmili olarak göndermiş ve ona şu tâlimâtı vermiştir – "Onları önce Allah'tan başka tanrı olmadığına ve benim, Allah'ın elçisi olduğuma şehâdet getirmeye davet et. Eğer bunu itiraf ile sana itaat ederlerse, Allah'ın, onlara günde beş vakit namazı farz kıldığını açıkla. Buna da itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek olan zekâtı Allah'ın farz kıldığını onlara bildir. " Buhârî, Zekât 1, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29 İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in, Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet edinceye, namazı kılıp zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmam bana emrolundu. Bunları yaparlarsa, –İslâm'ın hakkı olan hadler hariç– canlarını, mallarını benden korumuş olurlar. Gerçek durumlarının hesabını görmek ise Allah'a kalmıştır. " Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ'tisâm, 2, 28; Müslim, Îmân 33–36 Ebû Hüreyre radıyallahu anh dedi ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatı üzerine, yerine Ebû Bekir halife seçilip de Araplar’dan kimileri dinden dönünce, Ebû Bekir bunlara karşı savaş açtı. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh – Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Ben insanlarla Allah'tan başka ilâh yoktur deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim kelime–i tevhîdi söylerse, –İslâm'ın hakkı olan hadler hariç– mal ve canını benden korumuş olur. Gerçek hesabını görmek ise Allah'a kalmıştır" buyurmuşken şimdi sen onlarla nasıl savaş edersin? diye karşı çıktı. Ebû Bekir – Allah'a yemin ederim ki, namazla zekâtın arasını ayıranlarla mutlaka savaşırım. Çünkü zekât, malın ödenmesi gerekli hakkıdır. Allah'a yemin ederim ki, Resûlullah'a verdikleri bir deve yularını bile bana vermekten kaçınırlarsa, sırf bu sebepten dolayı onlarla savaşırım" cevabını verdi. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh şöyle dedi "Yemin ederim ki, zekât vermek istemeyenlerle savaş konusunda Allah Teâlâ'nın, Ebû Bekir'in kalbine tam bir kararlılık vermiş olduğunu gördüm ve doğrunun bu olduğunu anladım. " Buhârî, İ'tisâm 2, Zekât 1, 40, İstitâbe 3; Müslim, Îmân 32 Cennete Götürecek Amel Ebû Eyyûb radıyallahu anh demiştir ki bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e – Beni cennete götürecek bir amel söyle! dedi. Resûl–i Ekrem de – "Allah'a ibadet eder, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir ve akrabanı görüp gözetirsin!" buyurdu. Buhârî, Zekât 1, Edeb 10; Müslim, Îmân 12, 14 Ebû Hüreyre radıyallahu anh dedi ki, bedevînin biri Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve – Ey Allah'ın Resulü! İşlediğim takdirde cennete gireceğim bir amel söyle bana, dedi. Resûl–i Ekrem – "Allah'a, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk edersin. Farz olan namazları kılarsın. Yine farz olan zekâtı verirsin ve ramazan orucunu tutarsın" buyurdu. Bedevî – Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bu söylediklerine hiçbir şey ilâve etmem, dedi. Adam dönüp gidince Peygamber aleyhisselâm – "Cennetlik birini görmek kimi mutlu ediyorsa, şu kişiye bakıversin!" buyurdu. Buhârî, Zekât 1; Müslim, Îmân 15, Fezâilü's–sahâbe 150 Allah Rasûlüne Biat Etmenin Şartı Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi "Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e, namaz kılmak, zekât vermek ve bütün müslümanların iyiliğini istemek üzere biat ettim. " Buhârî, Îmân 42, Mevâkîtü's–salât 3, Zekât 2, Şurût 1; Müslim, Îmân 97–98 Zekat Vermeyenlerin Cezâsı Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "Zekâtı verilmeyen her altın ve gümüş, kıyamet günü ateşte kızdırılarak plaka haline getirilip sahibinin yanları, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bu plakalar soğudukça, süresi elli bin sene olan bir günde kullar arasında hüküm verilinceye kadar sahibine azap için tekrar kızdırılır. Neticede kişi, yolunun ya cennete ya da cehenneme çıktığını görür. " Hayvanları Zekatı – Ey Allah'ın elçisi! Peki zekâtı verilmeyen develerin durumu nedir? dediler. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu – "Hakkı ödenmeyen her deve sahibi, –ki su başlarına geldikleri zaman sağılıp sütünün muhtaçlara dağıtılması da bu haklar arasındadır– kıyamet günü düz ve geniş bir sahaya yatırılır. O develer de en semiz hallerinde ve bir tek yavru bile dışarıda kalmamak şartıyla o kişiyi ayaklarıyla çiğner ve dişleri ile ısırırlar. Öndekiler geçtikçe arkadakiler gelir aynı şeyi yapar. Süresi elli bin sene olan bir günde insanlar hakkında hüküm verilinceye kadar bu böyle devam eder. Neticede kişi, yolunun ya cennete veya cehenneme çıktığını görür. " – Ey Allah’ın elçisi! Peki zekâtı verilmeyen sığırlar ile koyunların durumu ne olacak? dediler. Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu – "Hakkı zekâtı verilmemiş her sığır ve koyun sahibi, kıyamet günü düz ve geniş bir yere yatırılır. İçlerinde eğri boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzu kırık bir tane bile hayvan bulunmaksızın o hayvanlar o kişiyi boynuzları ile süser, tırnakları ile çiğnerler. Öndeki geçince arkadaki onu takip eder ve bu durum süresi elli bin yıl olan bir günde kullar arasında hüküm verilinceye kadar devam eder. Neticede kişi, yolunun ya cennete veya cehenneme çıktığını görür. " – Ey Allah'ın elçisi! Ya atların durumu nedir? dediler. Resûlullah aleyhisselâm şöyle buyurdu – "Atlar üç sınıftır. Kişi için yük olan at vardır; örtü olan at vardır, ecir ve sevap olan at vardır. Yük ve vebal olan at sahibinin sırf çalım satmak ve İslâm'a düşmanlık yapmak için beslediği attır. Bu, o adam için vebaldir, Örtü olan at sahibinin Allah rızâsı için beslediği ve binit ve koşum olarak üzerindeki Allah'ın hakkını ödediği, iyice bakıp gözettiği attır; bu sahibi için bir perde ve örtüdür. Ecir ve sevap olan ata gelince, o da sahibinin müslümanlara yardımcı olmak maksadıyla Allah yolunda besleyip çayır ve bahçelerde otlattığı attır. Atın o çayır veya bahçeden yediği ve çıkardığı şeyler sayısınca sahibine iyilik yazılır. Hatta at ipini koparıp da bir–iki tur atarsa, onun izleri ve pislikleri adedince sahibine iyilik yazılır. Ya da sahibi sulamak niyeti olmadığı halde onu bir nehir kenarından geçirirken at su içecek olsa, Allah onun içtiği su yudumları adedince sahibine iyilik yazdırır. " – Ey Allah'ın elçisi! Peki ya eşeklerin durumu nedir? dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu – "Kim zerre kadar bir hayır işlerse onun karşılığını görür. Kim zerre kadar kötülük yaparsa onun karşılığını görür" meâlindeki umûmi mânalı âyetten başka bana eşekler hakkında özel bir bilgi verilmedi. " Müslim, Zekât 24; Buhâri, Cihâd 48 Zekat Fakirlerin Hakkıdır “Malının zekâtını verdiğin zaman, üzerine gereken borcunu fakirlerin sendeki hakkını ödemiş olursun.” Tirmizî, Zekât, 2 Veren El “Veren el, alan elden üstündür.” Buhârî, Zekât, 18 Gıpta Edilecek İki Kişi “Yalnız iki kişiye gıpta edilir. Biri, Allâh’ın, mal verip hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimse; diğeri de, Allâh’ın, kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkasına öğreten yâni ilmini infâk eden kimsedir.” Buhârî, İlim, 15 İslam ve İhsan Zekat Ve Sadaka İle İlgili Ayetler Kayıtsız Üye zekat ve sadakayla ilgili ayetler, zekat ve sadaka hakkında ayetler, zekat ve sadaka ile ilgili ayetler Cevap Zekat ve sadaka ile ilgili ayetler Ahiret Yolcusu Zekat , İnfak,Sadaka ile ilgili Ayetler 1/1 gazanfer bilge ZEKAT-İNFAK-SADAKA Namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. 2/43 Hani İsrailoğullarından "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin anneye-babaya yakınlara yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın insanlara güzel söz söyleyin namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz pek azınız hariç döndünüz ve hâlâ yüz çeviriyorsunuz. 2/83 Namazı dosdoğru kılın zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görendir. 2/110 Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik Allah’a ahiret gününe meleklere Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen onu yakınlara yetimlere yoksullara yolda kalmışa isteyip-dilenene ve kölelere özgürlükleri için veren; namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. 2/177 Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah’a güzel bir borç isteyene faizsiz ödünç verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah’tır. Sadece O’na döndürüleceksiniz. 2/245 Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün kıyamet gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir. 2/254 Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur. 2/263 Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır. 2/267 Eğer sadakaları zekât ve benzeri hayırları açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir. 2/271 Yapacağınız hayırlar, kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir. 2/273 İman edip güzel amellerde bulunanlar namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. 2/277 Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça "iyi" ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir. 3/92 Kendilerine; "Elinizi savaştan çekin namazı kılın zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında onlardan bir grup insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz ne diye savaşı üzerimize yazdın bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız." 4/77 Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar zekatı verenler Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. 4/162 Andolsun Allah İsrailoğullarından kesin söz misak almıştı. Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar zekatı verir elçilerime inanır onları savunup-desteklerseniz ve Allah’a güzel bir borç verirseniz şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır." 5/12 Sizin dostunuz veliniz ancak Allah O’nun elçisi rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir. 5/55 Çardaklı ve çardaksız üzüm bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını zekât ve sadakasını verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. 6/141 Bize bu dünyada da ahirette de iyilik yaz şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki "Azabımı dilediğime isabet ettiririm rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım." 7/156 Haram aylar süre tanınmış dört ay sıyrılıp-bitince çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün onları tutuklayın kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah bağışlayandır esirgeyendir. 9/5 Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. 9/11 Allah’ın mescidlerini yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman eden namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. 9/18 Ey iman edenler! Biliniz ki, hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! 9/34 Bu paralar cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün onlara denilir ki "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin azabını tadın!" 9/35 De ki İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden sadaka asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz. 9/53 Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir. 9/54 Onlardan sadakaların taksimi hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da bir pay verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar. 9/58 [url] Sadakalar -Allah’tan bir farz olarak- yalnızca fakirler düşkünler zekat işinde görevli olanlar kalbleri ısındırılacaklar köleler borçlular Allah yolunda olanlar ve yolda kalmışlar içindir. Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.9/60 Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir. 9/71 Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah’a and içti. 9/75 Bedevîlerden öylesi vardır ki Allah yolunda harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler. Bekledikleri o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir. 9/98 Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır, hayır için harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber’in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o harcadıkları mal, Allah katında onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine cennetine koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir. 9/99 Onların mallarından sadaka al; bununla onları günahlardan temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir onları yatıştırır. Allah işitendir, bilendir. 9/103 Allah’ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah’ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi? 9/104 Dediler ki Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını putları, yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın! 11/87 İşte Rablerinin emrine uyanlar için en güzel mükâfat vardır. Ona uymayanlara gelince, eğer yeryüzünde olanların tümü ile bunun yanında bir misli daha kendilerinin olsa, kurtulmak için onu mutlaka feda ederler. İşte onlar var ya, hesabın en kötüsü onlaradır. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır! 13/18 Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun güzel sonu sadece onlarındır. 13/22 O yurt Adn cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından sâlih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır. 13/23 İman eden kullarıma söyle Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah için gizli-açık harcasınlar. 14/31 "Nerede olursam olayım beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe bana namazı ve zekatı vasiyet emr etti." 19/31 Resûlüm! Kitap’ta İsmail’i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi. 19/54 Halkına namazı ve zekatı emrediyordu ve o Rabbi katında kendisinden razı olunan bir insandı. 19/55 Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl. 20/14 Ve onları kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi. 21/73 Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah için harcarlar. 22/35 Onlar ki yeryüzünde kendilerini yerleştirir iktidar sahibi kılarsak dosdoğru namazı kılarlar zekatı verirler, ma’rufu emrederler münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir. 22/41Cevap Zekat ve sadaka ile ilgili ayetler Ahiret Yolcusu Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir atanız İbrahim’in dininde olduğu gibi. O Allah bundan daha önce de bunda Kur’an’da da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın sizin Mevlanız O’dur. İşte ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. 22/78 Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; 23/1 Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler; 23/2 Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; 23/3 Onlar zekata ilişkin söz ve görevlerini mutlaka yerine getirenlerdir; 23/4 Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar; 23/60 Öyle Adamlar ki ne ticaret ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı dehşetten allak bullak olacağı günden korkarlar. 24/37 Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki rahmete kavuşturulmuş olursunuz. 24/56 Ki onlar namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirete kesin bilgiyle iman ederler. 27/3 O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. 30/38 İnsanların mallarından artsın diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah’ın yüzünü rızasını isteyerek verdiğiniz zekat ise işte sevablarını ve gelirlerini kat kat arttıranlar onlardır. 30/39 Onlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. 31/4 Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere ibadet ettikleri için, vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. 32/16 Evlerinizde vakarla-oturun evlerinizi karargah edinin ilk cahiliye kadınlarının süslerini açığa vurması gibi siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın zekatı verin Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt gerçekten Allah sizden kiri günah ve çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. 33/33 De ki Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline! 41/6 Ki onlar zekatı vermeyenler ve ahireti inkâr edenlerdir. 41/7 Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden mallarınızı tamamen sarfetmenizi istemez. 47/36 Eğer onları tamamını isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı. 47/37 İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar. 47/38 Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı. 51/19 Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır. 57/11 Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlara değerli bir mükâfat vardır. 57/18 Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 58/13 Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. 59/9 O halde gücünüz yettiğince Allah’a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. 64/16 Eğer Allah’a rızası uğruna ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir. 64/17 Mallarında, belli bir hak vardır, 70/24 Sâile ve mahrûmavermek için. 70/25 Gerçekten Rabbin senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde yarısında ve üçte birinde namaz için kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını bilir. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi böylece tevbenizi O’na dönüşünüzü kabul etti. Şu halde Kur’an’dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu başkalarının Allah’ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan Kur’an’dan kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve Allah’a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir karşılık olarak Allah katında bulursunuz. Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 73/20[url] O ki Allah yolunda malını verir, temizlenir. 92/18 Oysa onlar dini yalnızca O’na halis kılan hanifler Allah’ı birleyenler olarak sadece Allah’a kulluk etmek namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru dimdik ve sapasağlam din budur. 98/5 Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. 99/7 Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. 99/8 Ve hayra da mâni olurlar. 107/7 Kayıtsız Üye Allah sizden razı olsun saolun

zekat ve sadaka ile ilgili ayetler